Sinema


Sinema "Koyverdin Gittin Beni" Genel Özet

Axel Oğuz... Adı gibi iki arada bir derede kalmış zavallım. Baba Karadenizli, ana Bavyeralı... Biraz Alman biraz da Türk. Münih'te yaşıyor. Müzik Yüksek Okulu son sınıfında okuyor. Ana tarafı hiç yok denecek az, çoğu ölmüş. Baba tarafını hemen hemen hiç bilmiyor. Bildikleri, babası askerden sonra ana-babasını bırakıp Almanya'ya işçi olarak gelmiş. Geride kalanlarla küs. Hiç haberleşmiyor, arayıp sormuyorlar birbirlerini. Axel, babası Azmi'ye, dedesini, ninesini, halasını ve Amasra'yı sordukça ya kaçamak cevaplar alıyor ya da azarlanıp konu kapatılıyor.
Günlerden bir gün, Axel Oğuz, arkadaşları ile İtalya'ya tatile gideceğini söylüyor ana ve babasına, atlıyor motosikletine ver elini Amasra.
Dedesinin kayıkhanesini buluyor, tam karşısına kuruyor çadırını. Bir kaç gün karşıdan karşıya süzüyorlar birbirlerini. Axel Oğuz, torunu olduğunu söylemeden dedesi ile tanışacak, babası ile küslüklerinin gerçek sebebini öğrenecek, kabahatli kim karar verecek ve sebep ne olursa olsun babası ile dedesini barıştıracak...
Tanışıp kahvaltıyı birlikte yaparlarken Axel Oğuz beyaz yalanlar söylüyor dedesi Cafer Reis'e. “Anam Samsunlu, babam Münihli. Ben Karadeniz insanının müziğe, Karadeniz müziğinin de Karadeniz insanına etkilerini araştırmaya geldim anavatana” diyor. Bir halası bir de kuzeni olduğunu öğreniyor. Kuzeni Bircan ile çok iyi arkadaş oluyor. Halası da eniştesi de çok iyi insanlar. Dedesi ise harika. Kan çekiyor seviyorlar birbirlerini. Bir de çarşıda görüp çarpıldığı, dünyalar güzeli Fidan var. Peş peşe güzellikler yaşıyor. Herkesi, her şeyi seviyor Axel Oğuz. Azmi'nin, askerlik bitince hasta yatağında anasını, askerden dönmesini dört gözle bekleyen babasını ve küçük kız kardeşini bırakıp Almanya'ya gittiğini, annesinin ölümüne rağmen geri dönmediğini, küslüğün sebebinin bu olduğunu öğreniyor Axel Oğuz. Havanın bayağı soğuk olduğu bir gün Cafer evine davet ediyor Axel Oğuz'u. Oğlan, eskiden babasının kaldığı odada kalıyor. Babasının eski giysilerinin, fotoğraflarının, kişisel eşyalarının özenle saklandığını görüyor. Dede evinde kaldığı günlerde, gerçek mutluluğun ve aile bağlarının ne olduğunu anlıyor genç adam. En önemlisi de dedesinin, babası Azmi'yi hala çok sevdiğini, affetmeye hazır olduğunu anlıyor.
Azmi oğlunun, İtalya değil Amasra'ya gittiğini öğrenince çok kızıyor, Axel Oğuz'u azarlamaya kalkıyor ama bu kez karşısında biraz farklı ne istediğini bilen bir genç adam buluyor. önce sinirler geriliyor, bağrışıyorlar, kapışıyorlar, telefonlar kapatılıyor ve nihayetinde Axel Oğuz'un istediği oluyor.
Azmi ve Alicia bir akşam ansızın baba evine geliyorlar. Her şey anlaşılıyor...
Cafer Axel'in torunu olduğunu anlayınca hem şaşırıyor, hem kızar gibi oluyor hem de çok mutlu oluyor.
Azmi herkesin ısrarına rağmen baba evinde kalmıyor.
Ertesi gün anasının mezarı başında özür dileyip özeleştiri yaparken yakalanıyor Cafer Reis'e. önce karşılıklı sitem sonra barış ve kucaklaşma geliyor. Eve bir mutluluk yumağı halinde dönüyorlar. Alicia ise çok dertli ve mutsuzdur, çünkü Cafer'in evinde toplanan mahalleli kadınlar karşısında kanter içinde kalmış ama yaprak sarmayı bir türlü öğrenememiştir.
O gece güneş mutlu mutlu gülümseyerek batıyor Amasra üzerinden. Mehtapta bir başka güzel doğuyor Karadeniz'den...